Tehlikeli Göz Hastalıkları Nelerdir?

Tehlikeli Göz Hastalıkları Nelerdir?

Görme Kaybına Yol Açabilen Göz Hastalıklarına Dikkat !

Göz sağlığı, genel yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili olan en önemli faktörlerden biridir. Ne yazık ki bazı göz hastalıkları, erken dönemde belirti vermeden ilerleyebilir ve tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına hatta körlüğe neden olabilir. Bu nedenle, tehlikeli göz hastalıklarını tanımak ve belirtilerini erken fark etmek büyük önem taşır.

Bu yazıda, hem sık karşılaşılan hem de göz sağlığı açısından riskli olan bazı önemli hastalıkları ele alacağız.

Glokom (Göz Tansiyonu)

Glokom, göz içi basıncının sinir üzerinde oluşturduğu baskı nedeniyle optik sinirin hasar görmesine neden olan, sinsi ilerleyen bir hastalıktır. “Görme hırsızı” olarak da adlandırılır çünkü çoğu zaman fark edilmeden ilerler ve belirti verdiğinde hasar çoktan oluşmuştur. Genellikle periferik (çevresel) görme alanından başlayan kayıplar, zamanla merkezi görüşe kadar ilerleyebilir.

Kimler risk altında?

– 40 yaş üzeri bireyler
– Ailede glokom öyküsü olanlar
– Diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalığı olanlar

Tedavi:

Göz damlaları, lazer uygulamaları veya cerrahi yöntemlerle göz içi basıncı kontrol altına alınır. Erken tanı ve tedavi görmeyi korumada kritiktir.

Retina Dekolmanı

Retina dekolmanı, gözün arka kısmında yer alan ışığa duyarlı retina tabakasının yerinden ayrılmasıdır. Acil tedavi gerektiren bu durum, kısa sürede müdahale edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir. Genellikle ani görme kaybı, gözde “perde inmesi” hissi ya da ışık çakmalarıyla kendini belli eder.

Risk faktörleri:

– Yüksek miyopi
– Göz travmaları
– Geçirilmiş göz ameliyatları
– Aile öyküsü

Tedavi:

Duruma göre lazer ve cerrahi yöntemlerle retina yeniden yerine sabitlenir. Tedavisi acildir.

Sarı Nokta Hastalığı (Yaşa Bağlı Makula Dejenerasyonu)

Sarı nokta (makula), keskin ve detaylı görmeden sorumlu retina bölgesidir. Yaşla birlikte bu bölgeyi etkileyen dejeneratif değişiklikler, merkezi görüşte kayıplara yol açar. İleri evrelerde kişiler yüzleri tanımakta, kitap okumakta veya araç kullanmakta zorlanabilir.

İki tipi vardır:

– Kuru tip: Daha yavaş ilerler
– Yaş tip: Daha hızlı ve agresif seyirli, damar sızıntıları içerir

Tedavi:

Yaş tipe yönelik anti-VEGF göz içi enjeksiyonları uygulanabilir. Kuru tipte vitamin desteği ve takiple ilerleme kontrol altında tutulur.

Diyabetik Retinopati

Uzun süredir kontrolsüz seyreden diyabet, gözün damar yapısını etkileyerek diyabetik retinopatiye yol açar. Retina damarlarında sızıntılar, kanamalar ve yeni anormal damar oluşumu gibi değişiklikler meydana gelir. Belirti vermeden ilerleyebilir; geç fark edilirse ciddi görme kaybı gelişebilir.

Özellikle riskli olanlar:

– Uzun süredir diyabeti olanlar
– Kan şekeri kontrolü düzensiz olanlar
– Hipertansiyon ve böbrek hastalığı eşlik edenler

Tedavi:

Lazer tedavisi, göz içi enjeksiyonlar ve gerektiğinde cerrahi uygulanabilir. Ancak en önemli adım kan şekeri kontrolüdür.

Optik Nöropati

Optik nöropati, göz sinirinin hasar görmesiyle oluşur. Bu hasar; iltihap, travma, dolaşım bozuklukları veya genetik nedenlerle meydana gelebilir. Görme bulanıklığı, renklerde soluklaşma, görme alanında daralma gibi belirtiler verir.

En yaygın türleri:

– Optik nörit (iltihabi)
– İskemik optik nöropati
– Kalıtsal optik nöropatiler

Tedavi:

Nedene göre değişir. Kortikosteroid tedavisi, damar açıcı ilaçlar veya destekleyici vitamin tedavileri uygulanabilir. Bazı durumlar kalıcı olabilir.

Keratokonus

Keratokonus, korneanın (gözün saydam ön tabakası) incelip konikleşmesiyle ortaya çıkan ilerleyici bir hastalıktır. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve 20’li yaşlarda belirgin hale gelir. Gözlükle tam düzelmeyen bulanık görme, ışık yansımaları ve sık gözlük numarası değişimi gibi belirtilerle kendini gösterir.

Tedavi:

Hastalığın ilerlemesini durdurmak için “kornea çapraz bağlama (cross-linking)” uygulanabilir. Gelişmiş olgularda sert kontakt lens veya kornea nakli gerekebilir.

Papil Ödem veya Optik Sinir Ödemi

Papil ödem, optik sinir başında şişlik olmasıdır. Genellikle beyin içi basınç artışıyla ilişkilidir ve acil tanı-tedavi gerektirir. Baş ağrısı, bulantı, kusma ve çift görme gibi belirtilerle birlikte olabilir. Göz muayenesinde göz siniri şişmiş görünür. Papilödem terimi daha çok kafa içi basınç artışı ile oluşan durumlarda kullanılır. 

Nedenleri:

– Beyin tümörleri
– Beyin enfeksiyonları
– İdiyopatik intrakraniyal hipertansiyon
– Travmalar

İdiopatik intrakraniyel hipertansiyon genç kilolu bayanlarda baş ağrısı ile kendini gösterebilir.  Baş ağrısı olan tüm genç hastalar bu açıdan değerlendirilmelidir. 

Tedavi:

Nedene yönelik yapılır. Gözden çok, merkezi sinir sistemi açısından ciddi sonuçlara yol açabilir.

Sonuç

Göz hastalıklarının birçoğu, erken evrede belirgin şikâyet oluşturmaz. Ancak bazıları zamanla sessizce ilerleyerek kalıcı görme kaybına neden olabilir. Bu yüzden “gözümde bir şey yok” demek, her zaman sağlıklı olduğunuz anlamına gelmez. Özellikle 40 yaşından sonra, diyabet, hipertansiyon veya ailesel yatkınlığı olan bireylerin yılda en az bir kez göz muayenesi yaptırmaları hayati önem taşır. Aniden kilo alan veya veren, adet düzensizliği ve baş ağrısı şikayetleri olan genç bayanların mutlaka detaylı bir nöro oftalmoloji muayenesi olması gerekir. 

Unutmayın: Göz sağlığı ihmale gelmez. Belirtiler ortaya çıkmadan önce önlem almak, ileride geri dönüşü olmayan sorunların önüne geçebilir.

Bizimle İletişime Geçin!

Tedavilerimizle ilgili detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçerek uzman desteği alabilirsiniz!

Diğer Blog Yazıları

Çift Görme ve Şaşılık

Çift Görme ve Şaşılık

Çift görme ve şaşılık, görme kalitesini ciddi şekilde etkileyen göz sorunlarıdır. Nedenleri, belirtileri ve Ankara’da şaşılık tedavisi hakkında bilgi almak için Prof. Dr. Fatma Yülek ile iletişime geçin!

Daha Fazla
Scroll to Top